Bölüm 10 – Bakanlık’a Giriş…
Sessizlik…
Tek bir çıt bile çıkmıyordu salonda… Mutlak bir sessizlik kaplamıştı bir anda her yanı.
“Olamaz.” diye fısıldadı Harry. “Burnumuzun dibine kadar gelmiş, Bakan’ın odasına girmiş ve bizim bundan haberimiz olmamış olamaz.”
“Korkarım oldu Harry.” dedi Kingsley. “Güvenlik Büyücüsü sorguya çekildi ve Bakanlık’a bizden olmayan birinin kesinlikle girmediğini öğrendik. Bu nedenle bu toplantının daha korunaklı bir yerde yapılması için emir verdim, çünkü…”
“… çünkü hain aramızda olabilir.” diye bitirdi Harry Bakan’ın cümlesini.
“Nasıl oldu bu? Yani… mektubu ne zaman buldunuz, nerede?”
“Aslında ben bulmadım Harry, genç arkadaşımız buldu bu sabah.” diyerek Alexia’yı işaret edince, genç seherbaz ufak bir çığlık atarak elleriyle ağzını kapadı.
Kapalı parmaklarının arasından:
“O mektup… Kapınızın yanındaki sehpanın üzerinde bulduğum mektup mu Bakanım?” diye fısıldadı kapalı parmaklarının arasından anca duyulabilen bir sesle.
“Ta kendisi.” dedi Kingsley, sonra salona döndü; “Miss Arden, kapımın yanındaki sehpada bulduğu mektubu –tabi ki içeriğini bilmeden- alıp masama bırakmış. Kendisiyle odamdan çıkmak üzereyken karşılaştık.”
Alexia birden Harry’e döndü:
“Bakan Bey, Büro’dan birini istemişti, size söylemiştim. Mr. Dawlish beni gönderdi. Gideceğimi bilmiyordum. Mektuba da dikkatli bakmadım. Yanlış yerde durduğunu düşündüğümden masaya koydum. Bilseydim ellemezdim. Mr. Potter ben…”
Kadının bombardıman yaparcasına birbiri ardına söylediği cümleleri, tek elini kaldırarak durdurdu Harry.
“Seni kimse bir şeyle suçlamıyor Alexia. Sakin ol.”
Hafifçe öksürerek lafa karışan Percy Weasley:
“Yine de bir sorgulama gerekecek tabi ki.” dedi.
“Senin bir hatan olduğuna inanmıyorum Alexia, ama sorgulanman gerekiyor Percy haklı.” dedi, kadının korkmuş bakışlarını görünce onu rahatlatma ihtiyacı hissetti; “Sorgulamayı yapmasını Miss Marin’den isteyeceğim, tamam mı? O nedenle gerilmene gerek yok.”
Alexia Helena’ya döndü ve onun güven verici bakışlarını görünce, Harry’e dönerek başıyla onayladı.
“Mektupta ne yazıyordu Bakanım?” diye sordu sert çehreli bir seherbaz.
“Mektup kısa ve özdü. Kaçırılan kişilerin isimleri, kaçırılma tarih ve yerleri, bir de elbette kaçıranın Phoenix olduğu yazıyordu. Yani hala ana sorumuzun cevabını alabilmiş değiliz. Neden?”
“Peki mektubun Phoenix’ten olduğu kesin mi? Yani bir anka kuyruk tüyü bulmak pek de zor değil. Belki sadece ortalığı karıştırmayı seven biri yapmıştır ya da belki hedef yanıltmaktır amaç.” dedi bir seherbaz.
“Haklı. Hem Bakanlık’tan birine İmperius da yapılmış olabilir.”
“Ayrıca Bakan’ın odasına girilmesini engelleyen bir büyü yok, baksanıza Miss Arden de girmiş elini kolunu sallaya sallaya…”
“Saçmalamayın. Bunu biri şaka niyetine yapmışsa, şaka anlayışında bir sorun var demektir. Biz aylardır bu kaçık herifin peşinden koşalım, sonra başkası tutsun şaka diye geveze bir kuşu hedef göstersin. Olacak iş mi!”
“YETER!” dedi sert bir şekilde Kingsley ve salondaki sesler bir anda kesildi.
“Şaka olsun olmasın, suçlu Phoenix olsun olmasın ve sizler bunu mantıklı bulun bulmayın; gözardı edilecek bir durum değil bu. Elimize -doğru olsun olmasın- bir kanıt geçti ve bunu araştırmayacak değiliz.”
Biraz önce bağırıp çağıran, dalga geçen bütün büyücü ve cadılar, sessiz bir şekilde başlarını sallayarak onayladılar Bakan’ı. Kingsley, tüm yüzleri tek tek inceledi ve memnun olmuş bir ifade yerleşti yüzüne.
“Özür dilerim, Bakan Bey!” dedi yerinde ayağa kalkmış olan Helena, “Bildiğiniz gibi bir süredir Phoenix’i araştırma görevindeyim, birkaç şey söylemek istiyorum, izin verirseniz…”
Bakan başıyla onaylayarak yerine oturdu ve arkasına yaslandı.
“Bildiğiniz gibi Phoenix kilitli kapılardan geçmekte çok başarılı ve bunu bize kanıtlamak onun için bir gösteri halini aldı. Bu nedenle, eğer Bakan’ın odasına girme şansı varsa, eminim bunu yapabileceğini gözümüze sokmaktan geri kalmayacaktır.”
Birkaç onay içeren mırıldanma duyuldu. Helena devam etti:
“Ayrıca Bakan’ın odasında da pek çok koruma büyüsü mevcut. Eğer Bakan Bey odasından çıkmadan bu büyüleri aktif hale getirdiyse, odaya giren birinin varlığından haberi olur.”
Helana kendisine dönünce:
“Evet aktif hale getirmiştim. Bu nedenle, odama birinin girdiğini fark edip geri döndüğümde, orada Miss Arden’i buldum.” dedi Kingsley.
“Peki Alexia’dan önce herhangi bir uyarı almış mıydınız?”
“Hayır.”
Salondakiler arasında fısıldaşmalar dolandı.
“Belki de Miss Arden’e İmperius yapılmıştır. Belki de mektubu sadece bulan değil, aynı zamanda bırakan kişidir kendisi.” dedi, Hermione’ye sataşan kötücül bakışlı büyücü.
“Sanmıyorum.”dedi Helena, Alexia’nın korku dolu bakışlarla izlediği büyücüye dönerek, ”Bakan’ın odasındaki sezici büyü, aynı zamanda bizim Gelecek Postası baskı odasına girişi engellemek için yaptığımız büyü. Phoenix bu büyüyü geçebileceğini bize zaten kanıtladı. Bu işi basitçe yapabilecekken, bir seherbazı oyununa alet edip işi karmaşıklaştırmasını beklemek doğru olmaz.”
“O kadar kesin konuşuyorsunuz ki Miss Marin, Phoenix’in yapıp yapamayacağı şeylerin hepsini biliyor gibisiniz adeta.” dedi büyücü sırıtarak.
“Elbette biliyorum Mr. Fawcett, benim işim bu.” dedi Helena gözlerinden kıvılcımlar saçarak adama bakarken.
“Ama anlamıyorum.” dedi Büyülü Taşımacılık Dairesi’nden gelen ufak cadı, “Phoenix’in evcil bir ankası olabilir. Ankalar bir yerde kaybolup başka bir yerde ortaya çıkabilen nadir yaratıklardandır. O da ankasını mektup ve makale taşıması için kullanıyordur. Hatta belki de olay yerine kendisi geliyordur bu sayede; anka ile seyahat ediyordur. Kuyruk tüylerinin nedeni de budur. Benim bildiğim sezici büyüler sadece insanları algılıyor gerçi, ama her büyüde istisnalar olabilir.Yani İmperius lanetine veya çok zeki, becerikli olmaya da gerek yok. Neden bu meselenin bu kadar karmaşıklaştığı anlamıyorum?”
Harry içini çekerek ayağa kalktı ve oturması için Helena’ya kafasını sallayarak işaret verdi. Helena, cadının sorusundan allak bullak olmuş bir ifadeyle yerine otururken, Harry sözü devraldı:
“Konu hakkında yaptığımız ilk araştırmaların çoğu, ankaların seyahat şekli üzerineydi zaten. Cidden bunu atlayabileceğimizi düşünmeniz, bu kadar seherbazın zekasını hafife almanız Büro’ya güvensizliğinizden değildir umarım.”
Cadı utanmış bir şekilde kafasını iki yana sallayarak özre benzer kelimeler mırıldandı. Harry konuşmasını salona dönerek sürdürdü:
“Her iki odadaki sezici büyü de, kişinin odaya girişi halinde harekete geçen büyüler. Bu kişi ister cisimlensin, ister bir anka veya anahtar yardımıyla odaya girsin, büyü onu hemen algılardı. Bu nedenle eğer Phoenix, odalara kendisi girdiyse –ki makaleleri değiştirmek için büyü yapılması gerekiyordu, bir ankanın bunu yapmış olması ihtimali düşünülemez-, girdiğini bilirdik. Geriye kalan tek ihtimal İmperius laneti, ki henüz bir şüpheli geçmedi elimize. Şey… Miss Arden dışında.” dedi özür dileyerek Alexia’ya bakıp, “Eğer kullandığı yöntem bu da değilse, başka ne olabileceğini bilmiyoruz; ama sizi temin ederim tüm olasılıkları değerlendiriyoruz.”
Salondaki sessizlik uzarken, Bakan ayağa kalktı.
“Seherbazlarımıza güvenimiz sonsuz. Eminim bu yeni kanıtlar ışığında, bir sonuca ulaşmayı başaracaksınız. Bulduklarınızı benimle hemen paylaşmanızı istiyorum Harry, işler beklediğimizden karmaşık hale gelecek sanırım. Şimdilik toplantıyı bitirelim, seninle de odamda görüşmek istiyorum. Miss Marin de Miss Arden’i sorgulasın. Mr. Weasley!”
Percy boğazını temizledi:
“Beyler, Bayanlar! Toplantı bitmiştir. Lütfen çıkmadan toplantı metnini imzalamayı unutmayın.”